Friday, January 4, 2008

LEYLA’DAN MEVLAYA YOL VARDIR

Sevgili Dost,

Mektubunu aldım ve işte okuyorum:

Can dost,

Mektubunda Dar kapıyı zorladığını gördüm. Yoldaşlığın için teşekkür ederim.

Hatırlarsan, Dar Kapı’da iki sevgili vardı. Alissa ve Jerome aynı yolun
yolcusu olmaya kararlı idiler . Ama Alissa sonradan Jerome’u sevmesinin
Allah’ı sevmesine mani olacağını düşünecekti. Birbirlerinin bir diğerine
O’na giden yolda tuzak olacağı kanaatindeydi Alissa. Jerome, Alissa’ya
takılıp , Allah’ı unutabilir veya Alissa , Jerome’yi geçemeyip Mevla’dan
olabilirdi . Her birisi yekdiğerine Leyla olabilir, onun kalbindeki sevgi’ye
gölge düşürebilirdi. Yani , mahlukatta takılıp Halık’a yüz çevirmek
korkusu...

Bence Alissa hem haklıydı, hem haksızdı. Haklıydı , çünkü ‘’bir kalbe iki
sevgi aynı anda sığmaz’’ diye düşünüyordu. Yani ya mahlukat sevilirdi, ya
Allah. Ya Leyla , ya Mevla diyordu haliyle. Peki , hem mahlukat, hem Halık
sevilemez miydi ? Doğrusu , mahlukata kendi adına bakılırsa, cevap hayırdı.

Ama mahlukata bir de Halık adına bakmak var değil mi? Tercihlerimiz Ya
Leyla, ya Mevla keskinliğinde değil çok şükür. Leyla’yı Mevla adına sevmek
diye bir kapı daha var. Çünkü, Mevla bize kendini Leylalarla tanıttırıyor,
bizi onlarla sevindiriyor, kendini Leyla ile sevdiriyor. İşte sevgili
Alissa’nın haksızlığı da bu kapıyı çalmamasıyla başlıyor. O’na giderken
mahlukatı terk etmek yerine , mahlukatı o’na yol etmek de vardı oysa.

Dediğin gibi, dostum, her şey, nihayet gelip’harfte’ düğümleniyor.
Alissa’ya bu harfi öğretselerdi, herhalde ona kırk yıl köle olurdu. Harfi
hem okumalı , hem okumamalı. Harfi hem görmeli hem görmemeli insan. Okumalı
çünkü onsuz kelime tam olmuyor. Okumamalı , çünkü kelime ondan ibaret değil.
Harfi görmeli çünkü isme giden yol onun üzerinden geçiyor. Görmemeli , çünkü
ona bakıp kalan isme geçemez. Netice , harfe işaret ettiğ isim adına
bakılmalı. Mahlukata Halık’a işaret eden deliller olarak bakmalı. Leyla’yı
Mevla’nın sevgisinin elçisi olarak görmeli. Elçiyi padişah yerine koymamalı
,doğru . Ama elindeki mektubu da okumadan etmemeli . Çünkü mektup
Padişahındır.

‘’ Ey kendisinden başkasını sevmeme razı olmayan Rabbim,’’diyordu çaresiz
Alissa , Her şeyimi elimden aldığın gibi kalbimide al.’’ Ne kadar haklı
değil mi? Ayine-i Samed olan kalbinin başka mahbublara peşkeş edilmeyeceğini
kavramış, masum bir insanın duası bu. ‘’İşte kalbimi taşıyamıyorum , onu
benden al’’ der gibiydi. Onun adına olmayan sevgiler , kalbi kanatıyordu.
Yalnızlıklara , Firkatlere savuruyordu. Çünkü , husülü anında zevali başlar
her şeyin Her vuslat gerçekte bir firkat habercisidir. Kemal zevalle ikiz
kardeştir. Her sevda bir veda .. Kalbi olan hangi insan dayanır buna..

Alissa, ne kalpsiz yaşamaya razı, nede kalbini öldürmeye. O fetret insanıydı
ve kalbiyle ölmek istiyordu: ‘’ Senden başka bir şey görmeyeceğim bir yere
al beni, Rabbim!’’ Zihnim bu günlerde bu saf , duru sevecen cennet
tarifiyle meşgul . o böylece ölümü istedi. Ve Rabbi ona ölümü verdi. Bense ,
bir Kur’an talebesi olarak , yaşamayı istiyorum.’’ Ölüm dediğin nedir ki
Rabbim; Senin için yaşamayı bile göze aldım ‘’ diyerek . senden başka bir
şey göstermeyen bir yerde yaşat beni, Rabbim!’’ diye dua ederek.

Alissa’nın hatası muhtaciyet halini aşmaya çalışmasıydı. Jerome’u sevmeye
muhtaçtı . Allah’ı sevmeye de muhtaçtı çare bu ihtiyaçlardan birini inkar
etmek değil , ikisini de görüp , ihtiyacı verene iltica etmekti. Jerome’a
muhtaç olan Jerome’u Jerome’dan değil , Jerome’un Sahibinden istemeli.
İnsan sevmeyi de ister , sevilmeyi de . Sevmeye de muhtacız , sevilme yede .
O halde , bu ihtiyacımızı görüp bize niye verildiğini düşünmeli, bizi nereye
götüreceğini fark etmeliyiz. Sevdiklerimiz var , Doğru. Sevenlerimiz var,
doğru . O halde , yola buradan yürümeye başlamalı.

İşte can dost , kalbimizi keşfettik . O bize kalbimizi verdi. Kalbimizi
öldürmek yerine , kalbimizi O’na yol eyleyelim diye. Kalbimizi adımlayan bir
yolcu olmalıyız, dost. Ve kalbimiz önde , mahlukat boyu yürümeli
yürümeliyiz. Her birinin alnına bir Leyla sevgisi kondurabilmeli, ve o
Leyla’yı Mevla’nın elçisi , kapıcısı, tablacısı eylemeli. Güle aşık olmalı ,
ta ki gülü onun ismini harfi eyleyelim.

Hasılı, Allah’ı sevmemiz mahlukatsız olmamalı, mahlukatı sevmemiz Allah’sız
olmamalı. Elçi Padişah değildir. Ama Padişah’tan haber getirir.

Sevgiyle kalasın.

Senai Demirci

No comments: